Geleneklerine çok bağlı olarak tanınan Japonların bunu iddia ettiklerini henüz görmemiş olsam da bu yönde bir kanaatin olduğu bir gerçek. Aslında, Tokyo sokaklarında gezerken böyle bir izlenime kapılmış olan kaç kişi var merak etmekteyim. “Bir Türk arkadaşımı Tokyo’da gezdirdim? dediğinizde “Kamakura’ya götürseydin, Asakusa’ya götürseydin oralarda bilmem kaç tane bilmem ne zamanından kalma tapınaklar var, onlar bizim geleneksel bağlarımız, sushi yedirseydin…? demenin ötesinde gelenekleri namına pek de bir teklifte bulunamayan Japonların gelenekçiliğinden! şüphe etmek gerekir bence.

Eğer dini mekânların var olması, onların birçok insan tarafından ziyaret ediliyor olması, kendilerine ait bir mutfaklarının olması “geleneklerine bağlı bir millet? dememize yetecekse; her köşesinde bir cami bulunan, dünyanın en büyük mutfaklarından birine sahip olan Türklerin geleneklerine sahip çıkma konusunda Japonlardan daha başarılı sayılmaları gerekmez mi? Japonya’ya gidecekler, geleneklerine bağlı bir topluma gidiyorum diye kimono giymiş Japonlar arasında kalacaklarını sanmamalı. Hatta kimono giyen birisini görebilmek için benim yaptığım gibi iki ayın geçmesi beklemek zorunda kalabilirsiniz. Batı tarzı kılık kıyafet giymiş; onların yemeğini, müziğini benimsemiş, onlara benzemek amacıyla saçını rengârenk boyatmış, McDonalds’ta Cocacola’sıyla birlikte BigMac menüsünü yiyip üstüne Starbucks’ta kahvesini yudumlarken Marlboro’sunu tüttüren, bu arada da iPod’u ile Jenifer Lopez dinleyen insanların arasında Japon gelenekleri hakkında aklınızda soru işaretlerinin uyanması gayet muhtemeldir haberiniz ola.