Porselen tabaklarda Avrupa’nın izin verdiği kurşun ve kadmiyum kalıntısı miktarının 40 kat üzerine kadar çıkan Çin malı ürünler, her yemekte çözünüp gıdaya karışarak yavaş yavaş zehirliyor 2002’de yasalar Avrupa standartlarına göre revize edilse de, yetersiz laboratuvar nedeniyle denetim yapılamıyor.
Türkiye’deki üç porselen üreticisi yılda iki kez numune toplayarak yurtdışında analiz ettiriyor .. Türkiye’nin üç büyük porselen üreticisi, özellikle Uzakdoğu ve İran’dan Türkiye’ye ithal edilen porselen yemek tabağı ve fincanlardaki kanserojen etkili kurşun-kadmiyum oranına dikkat çekmek için mücadele başlattı. Yurtdışındaki akredite laboratuvarlara gönderilen porselen örneklerinde kurşun için üst limit 2 ppm olması gerekirken 80 ppm çıktı. Mücadelenin başını çeken Kütahya Seramik Yönetim Kurulu Üyesi Erkan Güral, “Ucuz ve markasız porselenleri satın alanlar, sevdikleriyle birlikte yavaş yavaş ölüyor” dedi. Güral Porselen ise boya ve sır aldığı tedarikçilerine uyarılarını sıklaştırırken, Porland Porselen de ürünlerini satarken, “kurşun ve kadmiyum kalıntısı içermez” ibaresini kullanmaya başladı.
DEĞERLER LİMİTİN 40 KATI
Türkiye’nin yıllık porselen ihracatı 2006 sonu itibariyle 35 milyon dolarken, ithalat 125 milyon dolara ulaştı. İthal ürünler içinde markalı ve kaliteliler kadar, maliyeti düşürmek için ucuz ve kalitesiz boya kullanılarak üretilenler de var. Nitekim Kütahya Porselen, 2006 sonunda piyasadan topladığı bazı örnekleri Almanya’daki bir laboratuvara gönderdi. Gelen sonuçlarda küçük çukur kaplarda kurşun için üst limitin 2 mg/litre olması gerekirken, 80 mg/litre’ye çıktığı görüldü. Fincan ve kupalarda ise üst limit 0.5 mg/litre olması gerekirken 12.8’e çıktı. Porland Porselen Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Pamukçu da, dekorlu tabak ve kaseler için İngiltere’de dünyanın en büyük seramik araştırma merkezi olan Ceram Research Araştırma Laboratuvarı’nda kurşun ve kadmiyum çözünürlüğü testi yaptırdıklarını söyledi. Ceram Research’ın İngiltere Akreditasyon Merkezi (UKAS) tarafından akredite olmuş bir laboratuvar olduğunu söyleyen Pamukçu, şunları söyledi:
DENETİMLER YETERSİZ
“Çok bilinen bir hikâye vardır. Roma İmparatorluğu’nda askerler 40 yaşına geldiklerinde bir bakmışlar ki ölüyorlar. Yıllar geçiyor ve anlaşılıyor, meğer şarabı kurşunlu kupalarda içiyorlarmış. Bu öykü bir yana, biz laboratuvar testlerini her yıl yeniliyoruz. Avrupalı tüketici bu konuya çok duyarlı.
Öte yandan, Türkiye’deki tüketiciler gerçek sert porseleni bilmiyor. İran’dan Türkiye’ye çok fazla yumuşak porselen geliyor ki, bunlarda sağlık riski daha fazla. Biz bütün kataloglarımızda kurşun kadmiyum içermediğini ve mikrop barındırmadığını duyuruyoruz. Biz üretimimizin yüzde 65’ini ihraç ediyoruz, örneğin IKEA bizden yüklü alım yapar ve bu testleri her zaman ister.
Avrupa’da başka markalar için de üretiyoruz ve bu test sonuçlarını onlara da iletiyoruz. İç piyasada ise hiç kimsede bu bilinç yok.” Türkiye’de kurşun-kadmiyum çözünürlüğü ile ilgili standartlar 2002 yılında revize edilerek limit değerleri Avrupa düzeyine getirildi.
Sınır değerler, “Gıdalarla Temas Eden Madde ve Mamüller-Seramik Kaplar, Cam Seramik Kaplar ve Cam Yemek Kapları-Açığa Çıkan Kurşun ve Kadmiyum- Bölüm: 2 Müsaade edilebilir Sınır Değerler” TS 4422 ISO 6486-2 standardında yer alıyor. Ancak, maalesef, gümrüklerde bu konuda yeterli laboratuvarlar bulunmadığı için etkin bir şekilde denetim yapılamıyor.
‘Maliyeti % 40 düşürüyor’
Kurşun ve kadmiyum, özellikle asidik ortamda çözünürlüğe sahip iki ağır metal. Yiyeceklerle temas eden kaplarda kullanıldıklarında, desenli yüzeyde bulunan bu ağır metaller her yemekle çözünerek yiyeceklerin içine nüfuz ediyor. Bu boyalar, porselenin maliyetini yüzde 40’a kadar düşürüyor.”
* Prof. Hasan Saygı (İTÜ Enerji Enstitüsü Kurucusu/Atom Yüksek Mühendisi)
Ağır metaller insan sağlığı için ciddi sakınca taşıyor. Kurşun sinir sistemine ve böbreklere zarar veriyor, kansızlığa neden oluyor. Kadmiyum prostat kanseri ve böbrek üstü bezlerine etki yapıyor.
Bu sorun özellikle, Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın denetimine tabi tutulan ithal mal sayısını dörtte bir oranına düşürmesiyle ortaya çıktı. Porselen ve oyuncaklar da bu indirime tabi tutuldu. Bunlar Çin gibi bir ülkeden geliyorsa ben bilim adamı olarak şüpheyle bakarım. Bu ürünleri üreten insanları kötü koşullar altında çalıştırıyorlar. Çevreyi hiç dikkate almıyorlar. Ucuz olsun diye porselenlerin sırlarını kadmiyum ve kurşun içeren boyalarla kaplıyorlar.
Denetimsiz olarak Türkiye’ye girince ve ucuz olduğu için de yaygın olarak kullanılınca büyük bir sağlık riski oluşturuyor. Bunun etkisi kısa sürede görülmez, her kullandığımızda eser miktarda alıyoruz. Uzun vadede ağır metal birikmesi olduğu için etki ediyor. Püf noktası, Çin malı almamak aslında. Ülkemizde son derece yaygın olarak yapılan tekstil ve porselende Çin malı kullanmak hiç akıllıca değil.
Yiyeceklerle temas eden kaplarda kurşun ve kadmiyum içeren dekor ve boya kullanıldığında, bu maddeler zamanla çözünerek yiyeceklere nüfus ediyor. Kurşun ve kadmiyumun zararlı etkileri şöyle:
* Kurşun: Vücuttaki hemen hemen tüm organ ve dokuları etkiler. En duyarlı sistem çocuklardaki merkezi sinir sistemidir. Böbrek ve bağışıklık sisteminde hasara neden olur. Erken doğum, yeni doğanda zeka geriliği, öğrenme güçlüklürine neden olabilir. Yetişkinlerde de, bellekte zayıflama, kansızlık, kan hastalıklarına yol açabilir.
* Kadmiyum: Yüksek düzeyde solunması akciğer hasarına bağlı olarak ölüme neden olabilir. Kadmiyum bileşikleri kanserojen olması beklenen maddeler grubunda yer alır. Hayvan deneylerinde akciğer kanserine neden olduğu saptanırken, insanda daha zayıf kanıtlar elde edildi.
Kaynak: Sabah Gazetesi, ESEN EVRAN