Kuşimoto’yu bileniniz var mı? Bu bülteni ulaştırabildiğimiz herkes bilsin istedim. Kuşimoto, Japonya’nın Honshu adasının en güney noktasında küçük bir şehir. Kuşimoto’yu bizim için önemli kılan şey, Osmanlı İmparatorluğu zamanında 1890 yılında Ertuğrul Firkateyni’nin Kuşimoto yakınlarında batmış olmasıdır. Kesin olmamakla birlikte yaklaşık 550 Türk bu hazin kazada hayatını kaybetmiştir. Mürettebattan 69 kişi bölge halkı tarafından kurtarılabilmiş ve tedavileri yapıldıktan sonra, Japon savaş gemileriyle Türkiye’ye dönmeleri sağlanmıştır.
Türk Japon ilişkileri için önemli bir dönüm noktası olan bu olay yeni bir projeyle gündemimizde. Ertuğrul:Japonya’da Bir Türk Gemisi projesi.
Japonya’da sulara gömülen Ertuğrul Fırkateyni’nin batığının tespiti, bulunabilen kalıntıların su üstüne çıkarılması ve daha önemlisi şehit olan 550 denizcinin anısının canlandırılması projesi, 2007 Ocak ayında Japonya’daki dalışlarla başladı. Proje çerçevesinde ilk araştırma çalışmaları, Türkiye’den ve dünyadan sualtı arkeolojisinin en önemli isimlerinden oluşan bir ekip tarafından 8-27 Ocak 2007 tarihinde; 5 yıllık olan bu projenin bu seneki program ise 10 ocak-17 şubat 2008 tarihleri arasında gerçekleşti.
Gelelim Kuşimoto’nun benim hayatımdaki yerine. Lise yıllarında izlediğim bir televizyon programında Ertuğrul Fırkateyni kazasını öğrendim. Japonların yapmış olduğu yardım ve fedakarlıkların anlatıldığı bu programı izlememle Japonya’yı daha çok tanımak istedim. Hem Japonca dilini hem de Japon kültürünü araştırdıkça çok sevdim ve üniversiteye girince Japonca dersi almaya başladım. 3 yıl sonra Japonya’ya değişim öğrencisi olarak gittiğimde, en çok görmek istediğim yer elbette Kuşimoto’ydu. Nihayet okulun tatile girmesiyle ağustos ayında Kuşimoto yolunu tuttum. Gitmeden önce iletişime geçtiğim Kuşimoto Belediyesi yetkilileri, Türk olduğumu söyleyince benimle çok ilgilendiler ve bir homestay ailesi ayarladılar. İlk gün ailemle beraber Ertuğrul Şehitliği’ne gittik. Daha sonra da binayı görünce Türkiye’deymiş gibi hissettiğim Türk Müzesi’ne. Müze içinde Ertuğrul Fırkateyni’nin bir maketi ve yıllar önce geminin batığından çıkarılan kalıntılar vardı. Müzenin teras kısmına gitmemi söyleyen görevli biraz ilerdeki kayalıkları gösterip fırkateynin bu kayalıklara çarparak battığını söyledi. Bu kadar yakındı demek, inanamadım ve gözlerim doldu.
Müze gezisinin ardından Kuşimoto Belediye binasına gidip Kuşimoto’ya gitmeden önce iletişime geçtiğim Ali Yorio Hamaguchi Bey ile tanıştım. Uzun süren sohbet sırasında Hamaguchi-san, Ertuğrul Projesi kapsamında gerçekleştirilecek çalışmalar için 2008 ocak ayında Türkiye’den ekip geleceği bilgisini verdi. Bunu duyar duymaz, ne yapıp etmeli ekip geldiğinde ben de Kuşimoto’ya tekrar gelmeliyim dedim. Evimdeymişim gibi geçirdiğim üç günlük Kuşimoto ziyaretiyle şunu anladım. Türk olmak Kuşimoto’da bir ayrıcalıktı.
Ekibin yola çıkmasından önce ve çalışmalar boyunca Türkiye ve Japonya basınında projeye büyük yer verildi. Ekibin serüvenini onlarla tanışana kadar ben de internet yoluyla basından takip ettim. Sonunda 24 ocak geldi ve Ertuğrul projesi ekibiyle tanışmak için tekrar Kuşimoto yolunu tuttum. Yaz tatilinde beraber olduğum homestay ailemin sıcak ortamında o günü dinlenerek geçirdim. Ertesi gün Hamaguchi-san ile beraber, ekibin de toplanıp yatlarla denize açılacağı iskeleye vardık. İskelede bekleyen Japon basın ordusuna ben de katıldım. Saat dokuza yaklaşırken proje ekibi de geldi. Hamaguchi-san beni Ertuğrul Projesi başkanı Tufan Turanlı ile tanıştırdı ve bu arada denize açılmak için hazırlıklar da başladı. Önceden konuşmamıştık ama dayanamayıp Hamaguchi-san’a ben de ekibe katılabilirmiyim diye sordum. Hamaguchi-san çok şaşırıp bu soğuk havada emin misin diye sorup, ne kadar istediğimi anlayınca Tufan Bey’e katılıp katılamayacağımı sordu. Tufan Bey’den gelen olumlu cevapla havalara uçtum. İnanamıyordum ama evet ben de ekibe katılacaktım. Vakit geldi, Türk ve Japon dalgıçlardan oluşan ekiple beraber Ertuğrul Fırkateyni batığına doğru açıldık. Batığın bulunduğu bölgeye vardık ve dalgıçlar dalış için hazırlanmaya başladılar. Hava gerçekten soğuktu ama duyduğuma göre günlerdir süren fırtınanın ardından ilk defa o gün güneş açmıştı. Hazırlıklar tamamlanıp dalgıçlar denize daldığında, yatta kalanlarla koyu sohbetimiz ve heyecanlı bekleyişimiz de başladı. Acaba neler bulacaklardı bugün batıktan. Yarım saati aşkın bekleyişin ardından, bir demir musluk ve ne olduğunu anlayamadığımız birkaç demir parçası çıkarılmıştı. 118 sene önce batan bir geminin parçaları, hüzün ve sevincin karıştığı bir andı. Saatler sonra iskeleye döndüğümüzde basın ordusu bizi bekliyordu. Bugün neler çıkarılmıştı batıktan merakla soruyorlardı. Ardı ardına yapılan röportajlarda Tufan Bey, bu sene en çok istediği şeyin 118 yıl önce hayatını kaybeden mürettebata ait eşyaları bulup çıkarmak olduğunu söyledi.
Öğleye yaklaşırken, belediye tarafından proje çalışmalarının sürdürülmesi için ekibe tahsis edilen eski okul binasına gittik. Orası artık Ertuğrul Projesi Üssüydü. İçeriye girdiğimde ekibin diğer üyeleriyle de tanıştım. Fatma Hanım çıkarılan kalıntıların konservasyonunu yapıyordu. Dalışlar sırasında çekim yapan Can Bey, çektiği görüntüleri TRT ye göndermek üzere düzenlemeye başladı. Bu sırada, önceki günlerde çıkarılan kalıntıları inceleyip soru yağmuruna tuttum ekiptekileri. Daha anlatacak çok şey var ama şunu söylemek istiyorum; rüya gibi bir gündü benim için. Ekipteki herkes çok sıcaktı ve hepsini çok uzun zamandır tanıyormuşum gibi hissettirdiler bana.
Ekibin bu seneki çalışmaları 17 şubata kadar sürdü. Batıktan çıkarılan kalıntılar Bodrum Sualtı Arkeolojisi Enstitüsü’ne konservasyonu yapılmak üzere getirildi. Tabi 25 Ocaktan sonrasını ben de Japon ve Türk basınından takip ettim. Halen Bodrum’daki konservasyon çalışmaları devam etmekte. Projenin 2009 yılı çalışmalarını büyük bir merak ve heyecanla bekliyorum.
Ertuğrul Fırkateyni Ekibine çok teşekkür ediyorum.
YAZAN: İLKAY DUR
Dipnotlar:
Abe Tomoyuki, Japonya ve Türkiye-Dün, Bugün ve Yarın. Japonya Büyükelçiliği, 2004.
Şahin, F.Şayan Ulusan, Türk Japon İlişkileri(1876-1908), T.C.Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2004
buraya kobeden nasıl gidilebilecegini biliyor musunuz?