Japonya`da bireyselliğine evlilik kurumundan daha çok önem veren ve hayatını çocuk bakarak geçirmek istemeyen kadınlar ülkelerindeki doğum oranlarını düşürdü
Japonya`nın başkenti Tokyo`da yaşayan Takako Katayama 37 yaşında ama hâlâ bekar: `Annesi olmamı istemeyen bir Japon erkeği ile karşılaşmadım daha.` Bekar olmanın tadını çıkaran Katayama evliliğe tamamen karşı olmasa da yalnız yaşadığı evi, iyi bir işi ve arkadaş çevresi ile günümüz Japon kadınını temsil ediyor.
Uzun saatler çalışan bir kocayı, bir çocuğu tek başına yetiştirmenin sorumluluğunu reddeden Katayama evliliği hayat boyu yardım almak olarak görüyor: `Ben olgun ve eşit bir evlilik istiyorum, bebek olmadan da tamamlanan hayatlar var.`
Tabi işin bir de şu yönü var; pek çok Doğu Asya ülkesinde kadınlar aynı tutumu sergiliyor ve bu yüzden de ülkelerdeki doğum oranı düşüyor. Japonya`da 30`larındaki bekar kadınların sayısı 1980`den bu yana iki katına çıktı. Aynı durum Tayvan, Singapur ve Güney Kore`de ve hatta Şangay ile Pekin`de de geçerli.
2008`e ait küresel doğurganlık oranlarında en alt sıradaki 10 ülke arasındaki sekiz ülke Asya Pasifik bölgesinde. Güney Kore ise sıralamanın en altında.
EVLİLİĞİ ERTELİYORLAR • Çocuk yetiştirmede yardımcı olmayan babalar karşısında bir çocuk doğurarak hayatlarını daha karmaşık hale getirmek istemeyen çalışan anne sayısında artış yaşanıyor. Birçok Japon kadın sonunda evleniyor ama bunu erteleyerek çocuk doğuracakları dönemi kısaltıyor.
Japonya Başbakanı Yasuo Fukuda, bir röportajında `Toplumumuzu kadınlar çalışırken çocuk bakabilecek şekilde düzenlemeliyiz` demişti. Bu yıl Fukuda`nın hükümeti geceleri öncelikli olarak erkekleri ofisten kovalayan bir program uyguluyor. Programın amacı aile hayatının kalitesini ve bebek sayısını arttırmak.