Neredeyse tüm dekoratif unsurların ortadan kaldırıldığı, saklı mimari zarafetin özünü temsil eden ihtişamlı Budist tapınakları… Koyu yeşil ağaçların arasında yükselen sakin ve görkemli Şinto mabetleri… Hepsi Japonya’da. Her yerinde… Hatta Tokyo ve Osaka gibi büyük merkezlerde… Birçoğu 1000 yılı aşkın yaşta… Japonya’ya özgü, eski ve yerli bir din olan Şinto, ata ruhlarına tapınma ve doğal dünya ile uyumu vurgular. 6. yüzyılda Asya kıtasından Japonya’ya yayılan Budizm ise ruhani aydınlanma ve kurtuluş öğretisidir. Her ikisi de, bugün dahi Japonlar için kültürel ve estetik açıdan en başta gelen ve gelişen ilham kaynakları olmuştur. Tapınakların kendine özgü yapılarının yanı sıra, buralarda Budist imgelerine rastlamak mümkün olup, bahçeler de muhteşem sanat eserleri niteliğindedir. Japon bahçeleri, doğa güzelliklerinin kısıtlı bir alana sığdırılmış ve arındırılmış röprodüksiyonları olarak dünya çapında bir üne sahiptir. Bir tapınağın verandasına oturun ve önünüzde uzanan bahçeyi seyrederken bırakın zaman akıp gitsin… Bu, her şeyden uzaklaşmanın en güzel yoludur. Zamanın böylesine yavaş akıp gitmesi insana derin bir huzur verir. Eski çağlardan bu yana, mabetlere ve tapınaklara yapılan hac gezileri Japonlar için büyük bir eğlence kaynağı ve aynı zamanda turizmin müjdecisi olmuştur. Gelin ve bu deneyimi kendiniz yaşayın.
Doğa Kırsal Peyzaj
Tokyo gibi büyük şehir merkezlerinden yalnızca birkaç saatlik araba ya da tren yolculuğundan sonra tamamen farklı bir dünyaya adım atabilirsiniz. Kendinizi arka planda heybetli dağların ve tepelerin uzandığı doğayla iç içe, huzurlu bir yerde hayal edin. Uzak dağlarda yaşayan küçük bir topluluğaya da deniz kenarında bir balıkçı köyüne ne dersiniz? Kırsal bölgelere yapılan bir gezi, doyuma ulaşmanın altın anahtarı olabilir, özellikle de bu seyahat her şeyden uzaklaşmak ve henüz bilinmeyen bir dünyayı, içinde yaşayan insanları ile keşfetmek anlamına geliyorsa…
Pirinç ekimi, Japonya’da 2000’i aşkın yıl önce başlamıştır. Şüphesiz, o tarihlerden bu yana, Japon toplumu ve sanayisi büyük değişimlere uğramıştır. Ancak, pirinç ekimi her zaman için en temel yapı taşı olmuştur. Yaz aylarının başlarında suyla dolup taşan pirinç tarlaları, sıra sıra ekilmiş genç pirinçbitkilerinin taze yeşilliği ile parlar. Sonbaharda ise tarlalar kurutulur ve ekinler olgunlaştıkça altından bir halı görünümünü alır. Bu manzaralar zihinlerde Japonya’nın nostaljik görüntülerini uyandırır ve tüm ülke boyunca, her yerde görülmesi mümkün manzaralardır. Japonya, pirinç ile tarlalarda yetişendiğer ekinler açısından zengin olduğu gibi dağlarda ve denizlerde yetişen nimetlerle de ayrıca kutsanmıştır. Yerel festivaller, sahne sanatları ile el sanatları ve kendine has lezzetlerle bezenmişyerel mutfağı, insanın yaşamı boyunca hatırlayacağı, “tam anlamıyla iz bırakan” bir deneyim sunmaktadır. Ancak, hepsinin ötesinde, yüreklerinizi en fazla fethedecek olan, karşılaşacağınıziçten misafirperverliktir..
Kaynak: Japonya Ulusal Turizm Organizasyonu, Japonya Rehberi