Mukoda Kuniko adılı bir yazar vardı. Artık hakkın rahmetine kavuştuğu için ‘vardı’ diye yazdım. ‘Japonca’yı unutma’ diyerek hocam, Mukoda Kuniko’nun kitabını bana verdi. Bir deneme kitabı. Bu sıralar denemeleri sevmeye başladım. Aynı gündelik hayatı yaşıyor olmamıza rağmen, benim göremediğim küçük ayrıntıları görmesi, beni çok şaşırttı.
Kitap ‘obento’ (oğle yemeği) konusuyla başlıyor. ‘Bazen oğle yemeği getirmeyen çocuklar da vardı. “Unuttum” yada “karnım ağrıyor” diyorlardı. Bunu hergün tekrarlayıp dışarıya çıkıyorlardı. Bu zavallı çocuklar ile hiç kimse kendi yemeği paylaşmadı. Bu çok kalpsizce bir davranış gibi gelebilir, fakat ben bunun doğru bir davranış olduğunu düşünüyorum. Çünkü eğer yemeklerini paylaşırlarsa, o çocuklar kendilerini kötü hissedeceklerdi. Dolayısıyla dışarda top oynamaları, hergün başkalarına yük olmalarından daha iyi olduğunu söylüyordu. Ben de yazarın düşüncesine katılıyorum.
Bir Türk arkadaşım bana ‘Başka birinin iyiliğini kabul etmezsen, kabalık olabilir’ diye söyledi. Ama benim kabul etmediğim şey, O’nun iyi niyeti değildi. Ancak kabul etmek istemememin sebebi, Türkiye’de başkasına muhtaç olmadan kendi ayaklarımın üzerinde durmaktı.
Yazı ayrı bir güzel , resim ayrı bir güzel. ***Bu arada sosis’e çiçek ve yengeç şekli verebilmek ne büyük yaratıcılıktır yaw 🙂 ne güzel yapmışlar. Yemeye kıyamaz insan 🙂
yardımlasma adına yapılan seyler kabul edilmeli…
bu karşındakinin sana olan iyi niyet düşüncesidir…
türklerin genel bir huyu var..eger yemek yiyeceklerse , etraflarında kim varsa ”buyur beraber yiyelim ”demeleri..bu gerçektend e güzel huylu bir davranış..bunu sakın acıma ile karıştırma 🙂
Türkler herşeylerini paylaşmaktan çekinmezler.Paylaşmayı seven bir milletiz.Fransız kanalında bir emisyonda almanlar türk kamyonculardan yemek istiyolarda.Bizimkilerde yemeklerini paylaşıyorlardı.Neden türklerden yardım istiyorsunuz sorusuna ise “türkler paylaşmayı seven millet, kıskanç değiller buyüzden ” diye cevap vermişlerdi.